• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100024145482641
  • https://www.twitter.com/@KasabasiSalman
  • https://www.instagram.com/salmankasabasi.orgg
    • Ordu İli Akkuş İlçesi Salman Kasabası
    • Salman Kasabasının En Kapsamlı Fotoğraflarla Tanıtım Web Sitesi
    • Ordu İli Akkuş İlçesi Salman Kasabası
    • Salman Kasabasının En Kapsamlı Fotoğraflarla Tanıtım Web Sitesi
    • Ordu İli Akkuş İlçesi Salman Kasabası
    • Salman Kasabasının En Kapsamlı Fotoğraflarla Tanıtım Web Sitesi
    • Ordu İli Akkuş İlçesi Salman Kasabası
    • Salman Kasabasının En Kapsamlı Fotoğraflarla Tanıtım Web Sitesi
    • Ordu İli Akkuş İlçesi Salman Kasabası
    • Salman Kasabasının En Kapsamlı Fotoğraflarla Tanıtım Web Sitesi
Üyelik Girişi
Videolar
Site Haritası
Takvim
Dost Siteler














Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi21
Bugün Toplam156
Toplam Ziyaret322615

“O minnacık kalpler, ele avuca sığmaz minikler, çoğumuzun hayatımızda başaramayacağı mücadeleleri atlatıp kendi mucizelerini yaratıp hayata yeniden doğuyorlar... Gelin onların minik mucizelerine hep birlikte tanık olalım....

MİNİK KALPLER

            O minnacık kalpler, ele avuca sığmaz minikler, çoğumuzun hayatımızda başaramayacağı mücadeleleri atlatıp kendi mucizelerini yaratıp hayata yeniden doğuyorlar... Gelin onların minik mucizelerine hep birlikte tanık olalım... Dikkatle okumanız dileğimle 

            Sevgili site takipçileri;

            Her yazımı yazmaya başladığımda kendi çıkarımlarımla sizlerin içinde bir öz eleştiri/sorgulama bırakma hevesi ile yazımı tamamlıyorum. Köşe yazarlığı ünvanını hak edebilme telaşı bir yandan, "yetersiz edebiyatım" ve "körpe bilgi donanımımdan" dolayı yaşadığım mahcubiyetimi en aza indirgemek amacı ile sosyal sorumluluk çerçevesinde sizlerle paylaşım yapmaya çalışıyorum. Bugünkü konuyu da mesleki olarak hem de bir insan olarak sorumluluk duygusu hissettiğim için bugün buraya taşıdım.

            Bizim mesleğimiz ünüformayı üzerinizden çıkarsanız dahi devam eder... Hiç değilse ablanız, eşiniz, kardeşiniz, kuzeniniz, ya da herhangi bir kadın akrabanızın hamile olması yeterlidir. Telefonlarınız zaman zaman hiç susmaz. Hele arka arkaya bütün tanıdıkarınız "gebe" ise. Onların bu mutluluklarını, heyecanını paylaşmak güzeldir. Güzeldir de; Bir de üzüntülere şahit olmak, tanık olmak ve çaresiz kalmak var... Benim hiç başıma gelmedi. Etrafta komşumda akrabamda da hiç duymadım. Hastanede mutlaka karşı karşıya kalıyordum ama onlar hastaydı ve ünüforma ile birlikte hastanenin içinde kalıyorlardı... Öncesi ve sonrasını irdeleme şansım hiç olmazdı, çünkü her hasta taburcu olduğunda onun odasını dolduracak yeni bir hasta gelirdi. Ve dolayısı ile o hasta benim için arşivde raflarda görürsem ismini hatırladığım, tanısını hatırladığım ve bakım vermiş olduğum sadece eski bir hastaydı. Taa ki facebookta "minik kalplerin" sayfası ile tanışana dek... Farklı bir pencereden bambaşka bir gözle bakmamı sağlayana dek...

            Bir çok gruba üye idim. "doğal anne", "gebe", "mutlu anne", "sağlıklı çocuk"..... Bu gruplarda çoğu zaman çocuklarının burnu aksa; "eyvah ne yapacağım ben" diyen  çaresiz annelerle sohbet ediyorduk... Emzirme problemi yaşayan, çocuğu kilo almayan, doğum korkusu yaşayan, normal mi doğursam sezeryanla mı diye karar veremeyen, hangi doktora hangi hastaneye gitsem derdinden kahrolan(!)... Sıradan, herkes gibi anneler... Bebekler... Ama minik kalplerin dünyasındaki annelerin tek endişesi "mavi bebeklerinin ne kadar kaliteli yaşayabilecekleri (!)" idi… Çünkü çoğu doğar doğmaz hayatlarını kaybediyor, şanslı olanlar (maddi imkanlar vs) ameliyat olup ileriki yaşlarını yaşayabiliyorlardı... Hem de kaliteli... Tek korkuları grip olmak, burnu akmak olsaydı keşke(!) Onlar saatler süren... Hatta bir kaç aşamalık... Hatta ciddi riskler(!) taşıyan, soğuk ameliyat masalarında minicik yavrularını kaybetme korkusu yaşıyorlardı... Evet, kaybetme korkusu(!) Kaç kişi bu korkuyu yaşadı? Düşünsenize... Mavi bir bebek 9 ay boyunca karnınızda taşıyorsunuz, tüm umudunuz, hayatınız, enerjiniz onun doğum heyecanı için... Sonra dünyaya getirdiğiniz yavrunuz daha doğar doğmaz minnacık bedeni ile aşama aşama acılar çekip, kendi mucizelerini yaratıyorlar... Hayata canla başla sarılıyorlar. Sizin tek yapmanız gereken ona bu şansı tanımak. Siz de bu süreçte acılar çekiyorsunuz elbette ama düşünsenize hangi koca beden onlar kadar acılara bu denli “güçlü “ dayanabilir ki?

            Bir de Sayın Necip ERDEM' in kaleminden bakalım minik kalplerin hayatına... Kendisi DOĞUMSAL KALP ANOMALİ VE RAHATSIZLIKLARI SOHBET PLATFORUM GRUBU' nun kurucusudur.

http://www.facebook.com/groups/neciperdem/doc/134706933269955/#!/groups/neciperdem/

BEBEK KALBİ

            Hiç şüphe yok ki Allah her şeyi bilerek ,  düşünerek ve özenerek yaratır. Her organın, her hücrenin kendine özgü bir nedeni ve kıymeti vardır. Dünyada tek olan her şey kıymetlidir. İki elimiz ,  iki ayağımız, iki gözümüz , iki kulağımız , iki böbreğimiz… vs. vardır. Bunlardan biri diğerinin yerini alabilir. Ama öyle bir organ vardır o da, kalbimizdir ki;  Onun paha biçilemez kıymeti gördüğü işin büyüklüğünden gelir. 

            Hayata başlamanın ilk habercisidir o. Kur’an-ı Kerim de bile şöyle der; “Sizi bir kan pıhtısından yarattık.” (Alak Suresi)” . Küçücük bir kıpırtıdan sonra aşama aşama oluşan bir et parçası, mükemmel bir tasarım olan insanın minyatür halidir artık. Ve bu yaşamın ilk sinyalleridir…  Kalp, adeta bir motordur, bir elektrik santralidir. Her tarafı besleyen bir gıda fabrikasıdır. Durmadan dinlenmeden gece demeden gündüz demeden çalışan tek organdır o mükemmel tasarının. Yapısı da diğerlerinden farklıdır. Her koşulda her zaman kendi kendine iş gören bir işçi ve kendi kendisinin de patronudur aynı zamanda. Kimseden emir almaz. Büyük bir sabır ve olgunluk içinde işini görür.

            Çocuğunuzun ilk varlığına, henüz onu hiç görmeden eşinizin karnından aletle dinlediğiniz  ritmik tıkırtılarla inanırsınız.  Bu inancınız sizi sevinçten çılgına çevir hatta. Ve  o tık tıkların  kesildiği anda da çılgına dönersiniz bu sefer.  Zira o ses “var olmak” demek ise, sesizlikte “yokluktur”.

            Allah tarafından öyle bir muhafız altına alınmıştırki o minicik organ.  En dıştan yumak gibi örülü kas demeti sarar. Ardından sağlam bir zar ve  o zar. Onunda üzerinde başka bir zar ve göğüs boşluğu gelir.  En dışta da demir parmaklıklar misali kaburga kemikleriyle muhafaza altına alınmıştır… Bunun anlamı; Onun nedenli önemli bir organ olduğu ve zarar görmesinin de telafisiz olduğudur…

            Maddi olarak elle tutulur değeri dışında manevi değeri de büyüktür. Çok sevdiğiniz bir kimseye “sen benim kalbimdesin” deriz. Yani o sevginizin sembolüdür. O şiirleriniz ilham kaynağı,  şarkılarınızın sözleri, duygularınızın ifadesidir. İlan-ı aşk için ağaçlara kazınan, içinden ok geçirip karşınızdakine duygularınızı resmettiğiniz semboldür... En kıymetli şeyinizi onun içinde saklarsınız. “Kalbimin sahibi sensin” derken sevginin ne demek olduğunun tarifini yaparsınız. Sizin için bu kadar vazgeçilmez iken, onun hastalıklı olabileceği zamanları da göz ardı etmemek ve her yaralı minik kalbe el uzatmak da sizin ödevinizdir…

            Konjenital (doğumsal) kalp anomalisi ne demektir? Kalbin yapısındaki doğuştan bozukluklardır. Gebeliğin erken dönemlerinde kalbin gelişiminin anormal olması veya tamamlanmamasından kaynaklanabilir. Her 1000 doğumdan 4’ünde görülüp çok hafif olandan çok ağır olana kadar değişkenlikler gösterir. Gebelik döneminde erken tespit edildiğinde bebeğin doğumdan sonra yaşama tutunma şansını arttırırsınız. Tanı kolay koyulduğu gibi; tedavisi çoğu zaman zor, yorucu ve yıpratıcıdır. İşte bu yüzden bu tür anomalili bebek sahibi bireyleri bir araya getirmek maddi/manevi dayanışma sağlamak amacı ile Sayın Necip bey güçlü bir grup kurmuş ve bu grup her geçen gün kendisini büyütmektedir. Grubu yakından tanımanızı ve her zaman "benim başıma gelmez" diyenlere inat duyarlı olmanızı rica ederim... Sevgiler ve sağlıklar dilerim...

" SEVGİYİ TAŞIYAN YÜREK, YÜREĞİ TAŞIYAN BEDEN,

BEDENİ AYAKTA TUTAN UMUTTUR. "

EBE Gülten SAKALLI

(Gebe Eğitmeni/ Doğum destekçisi/ Antrenör)

gultensakalli@hotmail.com



1307 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın