“O minnacık kalpler, ele avuca sığmaz minikler, çoğumuzun hayatımızda başaramayacağı mücadeleleri atlatıp kendi mucizelerini yaratıp hayata yeniden doğuyorlar... Gelin onların minik mucizelerine hep birlikte tanık olalım....MİNİK KALPLER “O
minnacık kalpler, ele avuca sığmaz minikler, çoğumuzun hayatımızda
başaramayacağı mücadeleleri atlatıp kendi mucizelerini yaratıp hayata yeniden
doğuyorlar... Gelin onların minik mucizelerine hep birlikte tanık olalım...
Dikkatle okumanız dileğimle “ Sevgili site takipçileri; Her yazımı yazmaya başladığımda
kendi çıkarımlarımla sizlerin içinde bir öz eleştiri/sorgulama bırakma hevesi
ile yazımı tamamlıyorum. Köşe yazarlığı ünvanını hak edebilme telaşı bir
yandan, "yetersiz edebiyatım" ve "körpe bilgi donanımımdan"
dolayı yaşadığım mahcubiyetimi en aza indirgemek amacı ile sosyal sorumluluk
çerçevesinde sizlerle paylaşım yapmaya çalışıyorum. Bugünkü konuyu da mesleki
olarak hem de bir insan olarak sorumluluk duygusu hissettiğim için bugün buraya
taşıdım. Bizim mesleğimiz ünüformayı
üzerinizden çıkarsanız dahi devam eder... Hiç değilse ablanız, eşiniz,
kardeşiniz, kuzeniniz, ya da herhangi bir kadın akrabanızın hamile olması
yeterlidir. Telefonlarınız zaman zaman hiç susmaz. Hele arka arkaya bütün
tanıdıkarınız "gebe" ise. Onların bu mutluluklarını, heyecanını
paylaşmak güzeldir. Güzeldir de; Bir de üzüntülere şahit olmak, tanık olmak ve
çaresiz kalmak var... Benim hiç başıma gelmedi. Etrafta komşumda akrabamda da
hiç duymadım. Hastanede mutlaka karşı karşıya kalıyordum ama onlar hastaydı ve
ünüforma ile birlikte hastanenin içinde kalıyorlardı... Öncesi ve sonrasını
irdeleme şansım hiç olmazdı, çünkü her hasta taburcu olduğunda onun odasını
dolduracak yeni bir hasta gelirdi. Ve dolayısı ile o hasta benim için arşivde
raflarda görürsem ismini hatırladığım, tanısını hatırladığım ve bakım vermiş
olduğum sadece eski bir hastaydı. Taa ki facebookta "minik kalplerin"
sayfası ile tanışana dek... Farklı bir pencereden bambaşka bir gözle bakmamı
sağlayana dek... Bir çok gruba üye idim. "doğal
anne", "gebe", "mutlu anne", "sağlıklı
çocuk"..... Bu gruplarda çoğu zaman çocuklarının burnu aksa; "eyvah
ne yapacağım ben" diyen çaresiz
annelerle sohbet ediyorduk... Emzirme problemi yaşayan, çocuğu kilo almayan,
doğum korkusu yaşayan, normal mi doğursam sezeryanla mı diye karar veremeyen,
hangi doktora hangi hastaneye gitsem derdinden kahrolan(!)... Sıradan, herkes gibi
anneler... Bebekler... Ama minik kalplerin dünyasındaki annelerin tek endişesi
"mavi bebeklerinin ne kadar kaliteli yaşayabilecekleri (!)" idi…
Çünkü çoğu doğar doğmaz hayatlarını kaybediyor, şanslı olanlar (maddi imkanlar
vs) ameliyat olup ileriki yaşlarını yaşayabiliyorlardı... Hem de kaliteli...
Tek korkuları grip olmak, burnu akmak olsaydı keşke(!) Onlar saatler süren...
Hatta bir kaç aşamalık... Hatta ciddi riskler(!) taşıyan, soğuk ameliyat
masalarında minicik yavrularını kaybetme korkusu yaşıyorlardı... Evet, kaybetme
korkusu(!) Kaç kişi bu korkuyu yaşadı? Düşünsenize... Mavi bir bebek 9 ay boyunca
karnınızda taşıyorsunuz, tüm umudunuz, hayatınız, enerjiniz onun doğum heyecanı
için... Sonra dünyaya getirdiğiniz yavrunuz daha doğar doğmaz minnacık bedeni
ile aşama aşama acılar çekip, kendi mucizelerini yaratıyorlar... Hayata canla
başla sarılıyorlar. Sizin tek yapmanız gereken ona bu şansı tanımak. Siz de bu
süreçte acılar çekiyorsunuz elbette ama düşünsenize hangi koca beden onlar
kadar acılara bu denli “güçlü “ dayanabilir ki? Bir de Sayın Necip ERDEM' in
kaleminden bakalım minik kalplerin hayatına... Kendisi DOĞUMSAL KALP ANOMALİ VE
RAHATSIZLIKLARI SOHBET PLATFORUM GRUBU' nun kurucusudur. http://www.facebook.com/groups/neciperdem/doc/134706933269955/#!/groups/neciperdem/ BEBEK KALBİ Hiç şüphe yok ki Allah her şeyi
bilerek , düşünerek ve özenerek yaratır.
Her organın, her hücrenin kendine özgü bir nedeni ve kıymeti vardır. Dünyada
tek olan her şey kıymetlidir. İki elimiz , iki ayağımız, iki gözümüz , iki kulağımız ,
iki böbreğimiz… vs. vardır. Bunlardan biri diğerinin yerini alabilir. Ama öyle
bir organ vardır o da, kalbimizdir ki; Onun
paha biçilemez kıymeti gördüğü işin büyüklüğünden gelir. Hayata başlamanın ilk habercisidir o.
Kur’an-ı Kerim de bile şöyle der; “Sizi bir kan pıhtısından yarattık.” (Alak Suresi)”
. Küçücük bir kıpırtıdan sonra aşama aşama oluşan bir et parçası, mükemmel bir
tasarım olan insanın minyatür halidir artık. Ve bu yaşamın ilk
sinyalleridir… Kalp, adeta bir motordur,
bir elektrik santralidir. Her tarafı besleyen bir gıda fabrikasıdır. Durmadan
dinlenmeden gece demeden gündüz demeden çalışan tek organdır o mükemmel
tasarının. Yapısı da diğerlerinden farklıdır. Her koşulda her zaman kendi
kendine iş gören bir işçi ve kendi kendisinin de patronudur aynı zamanda.
Kimseden emir almaz. Büyük bir sabır ve olgunluk içinde işini görür. Çocuğunuzun ilk varlığına, henüz onu
hiç görmeden eşinizin karnından aletle dinlediğiniz ritmik tıkırtılarla inanırsınız. Bu inancınız sizi sevinçten çılgına çevir
hatta. Ve o tık tıkların kesildiği anda da çılgına dönersiniz bu
sefer. Zira o ses “var olmak” demek ise,
sesizlikte “yokluktur”. Allah tarafından öyle bir muhafız
altına alınmıştırki o minicik organ. En
dıştan yumak gibi örülü kas demeti sarar. Ardından sağlam bir zar ve o zar. Onunda üzerinde başka bir zar ve göğüs
boşluğu gelir. En dışta da demir
parmaklıklar misali kaburga kemikleriyle muhafaza altına alınmıştır… Bunun
anlamı; Onun nedenli önemli bir organ olduğu ve zarar görmesinin de telafisiz
olduğudur… Maddi olarak elle tutulur değeri
dışında manevi değeri de büyüktür. Çok sevdiğiniz bir kimseye “sen benim
kalbimdesin” deriz. Yani o sevginizin sembolüdür. O şiirleriniz ilham kaynağı, şarkılarınızın sözleri, duygularınızın
ifadesidir. İlan-ı aşk için ağaçlara kazınan, içinden ok geçirip karşınızdakine
duygularınızı resmettiğiniz semboldür... En kıymetli şeyinizi onun içinde
saklarsınız. “Kalbimin sahibi sensin” derken sevginin ne demek olduğunun tarifini
yaparsınız. Sizin için bu kadar vazgeçilmez iken, onun hastalıklı olabileceği
zamanları da göz ardı etmemek ve her yaralı minik kalbe el uzatmak da sizin
ödevinizdir… Konjenital (doğumsal) kalp anomalisi
ne demektir? Kalbin yapısındaki doğuştan bozukluklardır. Gebeliğin erken
dönemlerinde kalbin gelişiminin anormal olması veya tamamlanmamasından
kaynaklanabilir. Her 1000 doğumdan 4’ünde görülüp çok hafif olandan çok ağır
olana kadar değişkenlikler gösterir. Gebelik döneminde erken tespit edildiğinde
bebeğin doğumdan sonra yaşama tutunma şansını arttırırsınız. Tanı kolay
koyulduğu gibi; tedavisi çoğu zaman zor, yorucu ve yıpratıcıdır. İşte bu yüzden
bu tür anomalili bebek sahibi bireyleri bir araya getirmek maddi/manevi
dayanışma sağlamak amacı ile Sayın Necip bey güçlü bir grup kurmuş ve bu grup
her geçen gün kendisini büyütmektedir. Grubu yakından tanımanızı ve her zaman
"benim başıma gelmez" diyenlere inat duyarlı olmanızı rica ederim...
Sevgiler ve sağlıklar dilerim... " SEVGİYİ TAŞIYAN YÜREK, YÜREĞİ TAŞIYAN
BEDEN, BEDENİ AYAKTA TUTAN UMUTTUR. " EBE Gülten SAKALLI (Gebe Eğitmeni/ Doğum destekçisi/ Antrenör) |
1307 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |